Şiir

Ömrümde Sükût
Cahit Sıtkı’nın Şiirleri

Aşağıdaki yazı Varlık Dergisi’nin 1 Ağustos 1933 tarihli 2.sayısında yayınlanmıştır. Yazındaki imla hatası olduğu gibi korunmuş, önemli düzeltmeler köşeli parantezler ile belirtilmiştir.

Belki, Cahit Sıtkı’nın ömrü ebedî bir sükût olarak kalacaktı, eğer, taze fîdanların özerine balta ile yürüyenler yanında, kıymetleri sezebilen bir Peyami Safa bulunmasaydı.

Bugün Cahit Sıtkı imzası bir isimdir.

O, bu neticeyi belki tahmin edememiş, lâkin her şaire mukadder akıbeti, şimdi kitaba ismini yermiş olan eski bir şiirinde hissetmişti:

Semada yıldızlardan, yerde kurtlardan başka

Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek.

Bu his onun her şiirinde, durulan bir suyun dibindeki toplantılar gibi, erimeden kaldı, her şiirine acı bir lezzet verdi.

Kitabı teşkil eden 24 şiirden en güzelleri üzerinde ayrı ayrı duruyorum: Odamda Sükûtun ismi keşke Yatakhanede Sükût olsaydı. Zira, eminimki, Cahit Sıtkı ailesini, memleketini düşünerek uykusuz kaldığı gecelerde mektep yatakhanelerinin loş diyarlarına baka baka bu daüssılayı çekti:

Tavan bir anne gibi eğilmiş üzerime,

Duvarlar etrafımda kardeşlerim gibidir.

Şairin, çok küçük yaşlardan kalma uzak bir hatırası vardır: dedesinin uzun kuşağına döne döne sarılması. Bu sisli manzara yirmi sene sonra, buhran halinde bir hastanın sayıklaması gibi canlanıyor:

Zaman bir kuşak gibi

Sarıl sarıl bitmiyor.

O eski günlerin hatıraları ki, şimdi müphem sesler, renkler ve kokular halinde kalmıştır, ona bir teselli membaı bile olamıyor, ve Maziyi ya da daldığı zaman sükût ona içimde kal, hepsini unut diyor.

Uyku, adeta sükûtun tadılması gibi bir şey olduğuna göre Cahit Sıtkı’nın en ziyade kullanacağı mevzulardan biri olması tabii idi Netekim kitabında.

Neydi o deminki mahşer?

O kasırga sustu nasıl?

Diye başlayan Uyku adlı bir şiirinden mada yatak isimli ayrı bir kısım bile var. Ekseri münekkitlerin çok beğendiği uyku manzumesi, güzel olmakla beraber, bana biraz Hâmidane, binaemaleyh biraz fazla romantik geldi.

Bence Cahit Sıtkı’nın en karakteristik şiirleri Aynalar isimli kısımdakilerdir. Sevilmeyeceğini bilen, aynadaki aksinin görünüp silinmesi gibi gönüllerde de silineceğini hisseden Cahit Sıtkı, dar kalıbının esareti içinde başka dünyaların hasretini çeken,

Kimsecikler duymadan bir kapı açıp gitsem

diyen Cahit Sıtkı bu şiirdedir. Adeta Cahit Sıtkı’nın hususiyetlerinden biri addolunmaya başlayan o şekil beceriksizliğini bu şiirleri okuduktan sonra insanın affedeceği geliyor:

Bu kadar ağır his yüklerini taşıyan mısralar elbette bir parça topallıyacaklar.

Bir Yaz Günü Cahit Sıtkı’nın yegâne objektif şiiri. Bu şiiri takip eden Yağmura hemen benliğini de karıştırıyor, ve manzumenin ismi bile Yağmur ve Ben oluyor.

Onun, içine bir kadın gölgesi karışabilmiş diğer tek şiiride Rüyamız. Sıkıntısını hiçbir şeyin gideremediği o ruh için kadın bir huzur menbaı olabilseydi… Lâkin o, bu tahayyüle bile rüyamız diye başlıyor.

Kitabın en mükemmel şiirlerin biri olan Gece Bir Neticedirde şairin kalbi ile beraber kafası da çalışmış. Bu şiirin ilk önce derinliğine varamadığım son mısraını, bütün bir günlük didişmenin neticesi olarak elde edilen ve yarınından biç bir şey beklenmiyen gecelerde daha iyi hissettim.

Bilmecelerle Kal manzumesi Baudelaire’in çok sevilen bir şiirinin edasını taşıdığı için mi nedir, herkes tarafından beğenildi.

Kitabın en güzel şiirleri en sonda. Güneşe Aşık Çocuk belki de edebiyatımızın da en güzel şiirlerinden biri. Dar kalıbının esaretini hisseden Cahit Sıtkı’nın veznin mahdut ölçüsüne isyan etmesi pek tabii idi. Bilhassa bu son şiirler yeni vezinlerle de muvaffakiyetli şiirler yazılabileceğine delildir.

Ömrümde Sükutun en beğendiğim şiiri olan “Uzak Bir iklimde” sonesinınin[sonesinin] ilk katrenlerinde, yine Baudelaire’in, Cahit Sıtkı’nın çok sevdiğini bildiğim, bir şiirinin tesiri olmakla beraber son tersesi Bâudelaire’i bile kıskanırabilirdi[kıskandırabilirdi]:

Uzak bir iklimin ılık havasında

Bütün sevdiklerim hülyamı paylaşır

Bense camlar, camlar, camlar arkasında

Cahit Sıtkı bu şiirleri ile hakiki şiirin dünyasına girmiştir.

Ziya Saba*

*Ziya Osman Saba, Cumhuriyet Dönemi şairi ve yazarıdır. Yedi Meşaleciler hareketinin kurucularındandır. Şair olarak tanınmış, küçük öykü türünde de eserler vermiştir.

Yazar
Dinozor Belge
Edebiyat Dergileri arşivlerinden bulunup, sizlerle paylaşılan makaleler.

Bunları da beğenebilirsiniz

Bir Cevap Yazın