Kırk yılı geçen yazarlığımda, bugüne değin roman üzerine çok düşündüm, çok okudum, birçok da yazı yazdım. Üstüne üstlük biri çekmecede, dokuz da roman yazdım. Bir o kadar da öykü kitabım var. Hani şu kısa soruşturmaya karşılık verirken diyeceğim o ki, ROMAN deyince, bir OKUR Samim Kocagöz var; bir de yazar Samim Kocagöz var. Okur Samim Kocagöz, Türk romanının bugünü üzerine düşünürken başka düşünür, yazar Samim Kocagöz de başka türlü düşünemez. Ne de olsa yazarlığımızın tutumu
, tavrı; bizim yakamızı bırakmıyor. Yazarlık dünyam, görüşüm, deneylerim ve anlayışım okurluğumu gözaltında tutuyor. Açık yüreklikle söylemeliyim; kolay kolay her romanı beğenemiyorum. Başka bir deyişle, eleştirmence –tarafsız- bakamıyorum diyelim bugünkü Türk Romanı olayına. Sanırım bu tutum belli bir düzeye ulaşmış her yazar için geçerlidir. Yoksa yazar, kendisine özgü sesi bulamayan kişi olur.Son yıllarda çok zor okuyabilen bir kişi oldum. Gençliğimde iyi olsun –kendimce- kötü olsun, elime aldığım bir kitabı bitirmeden bırakmak ayıbıma giderdi. Şimdilerde acımasız mı oldum bilmem, bir romanı otuz sayfa okumadan elimden bırakabiliyorum: Ya yazarın söylediklerini biliyormuşum, önceden söylenmiş sözler gibi buluyorum; ya da neler söyleyebileceğini tahmin edebiliyorum. Sayfaları karıştırınca da tahminim doğru çıkıyor… Bir de yazar Samim Kocagöz, işe karışıyor; okurluğumu engelliyor. Bu hal, kendi yazdıklarım için de böyle… beğenemiyorum. İtiraf etmeliyim; son yıllarda bilimsel yapıtlar beni daha çok çekiyor. Ne var ki eski günlerimde olduğu gibi, inatla bütün yeni yayınları izliyorum. Ödül kazananlar, kazanamayanlar… ne yayınlanırsa hemen kitaplığıma ediniyorum. Ve de okumaya sıvanıyorum. Örnekse, Yaman Koray’ın ‘Büyük Orfoz’ romanını büyük bir ilgiyle okudum. Bitirdikten sonra düşündüm: Beni çeken bu yapıtta, DENİZİN bilmediğim dünyası olmuş. Demek oluyor ki bir romanın içeriğinde okurun öğrenmek istediği, ilgisini çeken -her konuda- birşeyler olmalı. Belki denizi bilen bir okur için bu sözünü ettiğimiz roman önemli olmayabilir… 1940’larda ve -40 kuşağında daha önceki kuşaklarda romanda bir yokuşu tırmanma vardı. Niteliğinden söz etmek bana düşmez, nicelik bakımından da azdı roman ve romancı. Bugün, nicelik bakımından bir yayılma, çoğalma var. Niteliğini şimdilik konuşmak erken sanırım.
Müjde Alganer’in yeni kitabı raflarda
Petek Sinem Dulun’un yeni kitabı çıktı
Nobel adayları arasında bir Türk şair