Makale

Oğuz Atay’ın Ardından 3

Oğuz Atay’ın Ardından

Genellikle bizde yazarlar, uzun bir dergi ya da gazete deneyinden sonra kitaplarının yayınladığını görmüştür. Oysa Oğuz Atay, “Tutunamayanlar”la birdenbire edebiyat dünyamıza girmiş, daha sonra yayımladığı romanlarıyle de kısa sayılacak bir süre içinde, belli bir yer kazanmıştır. “Tutunamayanlar” gününde uyandırdığı büyük yankıya karşın, okumayı çok seven bir kişinin ilginç bir roman denemesinin ötesine geçemez. Öyle ki, bu kitapta, Oğuz Atay’ın sevdiği romanları ve romancıları teker teker göstermek mümkündür. Gene de, o yapıtta, Oğuz Atay, yer yer özgün bir hümor getirmeyi de bilmiştir. İkinci romanı “Tehlikeli Oyunlar”da ise Oğuz Atay’ın anlatımının daha özgün bir boyut kazandığını görüyoruz. Hümor da gene bu romanda hem daha özgündür, hem de anlatımla daha fazla bütünleşmiş durumdadır. “Tutunamayanlar”a göre üzerinde daha az durulmasına karşın, “Tehlikeli Oyunlar” çok daha iyi bir romandır. “Bir Bilim Adamının Romanı” ise ilk bakışta, Oğuz Atay’ın değişik bir roman türü kullandığı sanısını uyandırmaktadır. Oysa “Bir Bilim Adamının Romanı” hiç de öteki yapıtlarının çerçevesi dışında değildir. Belki de, öteki yapıtlarında yarattığı kişilere çok uygun bir gerçek kişi yakalamanın getirdiği bir avantajla, hümorunu, anlatım dilini ve özel evrenini korumasını bilmiştir. Kısacası, Oğuz Atay, romana bakışımızı, ölçütlerimizi zorlayıcı yoğunlukta olmasa bile, edebiyatımızda özgün bir yeri olan yazarımızdır.

Güven Turan

Oğuz Atay için

Oğuz Atay’ın zamansız ölümüne yanmamak elde değil. Bir romancı için en verimli sayılacak çağda aramızdan ayrılıyor. Edebiyatımızda, özellikle romanımızda yeni bir ses, özgün bir sesti Oğuz Atay. İlk romanı olan ve TRT ödülü kazanan “Tutunamayanlar”da konuyu işleyişinde bazı fazlalıkları atlamaya kıyamadığı, ancak sonraki yapıtlarda fazlalıklardan ileri gelen bu eksiğin azaltıldığı, giderildiği görülür. Hikayeler de yazmıştı, ama herhalde en büyük tutkusu roman. Bir yazarın sevip beğendiği öbür yazarlar bize çoğun o yazar için ipuçları verir. Atay’ın, “Dostoyevski’yi her zaman seviyoruz tabii. Büyük ustalarımdan biri. Buna Stendhal’ı, Kafka’yı, Joyce’u, Lacloc’yu eklemek gerekir. Bizde en az bilinen romancılık İngiliz romancılığı. George Eliot Henry James ve Josef Conrad, üç devi İngiliz romancılığının. Ve tek romanıyla Emile Bronte’nin ayrı önemi var bence. Almanlardan Günter Grass ile biçim bakımından hayran olduğum “Lolita”nın yazarı Vladimir Mabukov’u listeme koymalıyım. Gençliğimde “İçimizdeki Şeytan”ı okumuştum Sebahattin Ali’nin. Doğrusu şimdi yeniden okumaya korkuyorum. Belki o zaman bulduklarımı şimdi bulamam.” deyişi de sanatının bir ipucu olabilir mi sizce? Sürekli bir gelişim kaydeden Oğuz Atay’ın hiç kuşkusuz en büyük başarısı en son yapıtı “ Bir Bilim Adamının Romanı”dır. Bizde örneğinde hiç rastlanılmayan, ama Batıda Stefan Zweig gibi ustaları bulunan biyografik roman türüne el atmış, çalışkanlığı ve titizliğiyle bu ağır işin altından kolayca kalkmıştır.

Mehmet Seyda

Cumhuriyet Gazetesi – 17 Aralık 1977

Yazar
Dinozor Belge
Edebiyat Dergileri arşivlerinden bulunup, sizlerle paylaşılan makaleler.

Bunları da beğenebilirsiniz

Bir Cevap Yazın