Makale

Sevim Burak’ı bir de kendi kaleminden tanıyalım

Kültür Servisi – Çağdaş Türk Edebiyatı’nın en ilginç adlarından Sevim Burak’ın geçtiğimiz Cuma günü ölmesi, dostları ve edebiyatseverleri çok üzdü, 1966 yılında yayımlanan “Yanık Saraylar” adlı kitabındaki öyküleriyle çok kişiyi etkilemişti Burak. Ama kitabın hak ettiği ilgiyi görmediğine inanarak, hemen ardından edebiyata küstü. Küstü derken, yazmayı bıraktı sanılmasın. Yazmayı sürdürdü de yayımlamaktan vazgeçti. Ve ancak çok uzun bir suskunluktan sonra, 1982’de arka arkaya çıkan iki kitabıyla kendini yeniden anımsattı. 18 yıl gibi büyük bir aradan sonra da “Yanık Saraylar”ın ikinci baskısının yapılması önemli bir eksikliği gidermiş oldu.

Uzun süreden beri kalbinden rahatsız olan Sevim Burak, birkaç yıl önce Londra’da bir kalp ameliyatı geçirmişti. Yeni bir kalp ameliyatının öncesinde Haseki Hastanesi’ne yatırıldı ama bu yeni ameliyatı bekleyemeyen yaralı yüreği duruverdi.

Sevim Burak, ölmeden çok kısa süre önce yaşam öyküsünün özetini kendi eliyle kağıda dökmüştü. Bunu okurlarımıza aynen aktarıyoruz.

26/6/1931 yılında İstanbul’da doğdum. Doğduğumda 21 yaşına değin büyükbabam ve babaannemle büyük amcalarımla Kuzguncuk’ta yaşadım. İlkokulu Süleyman Şefik Paşa’nın Nakkaştepe 45. İlkokulu’nda okudum. Sonraki öğrenimimi Alman Lisesi’nde (Tünel) yaptım. 1951’lerde çocukluğumdan bu yana gördüklerimi, izlediğim olayları yazmaya başladım ve 1951’de Yeni İstanbul gazetesinin katıldığı “Dünya Hikayeleri Yarışması”na, “Büyük Günah” hikayemle katılarak, ilk altı dereceye girdim. Kuzguncuk’tan evlenerek ayrıldıktan sonra “Hırsız” (Ulus), “Manken”, “Her Şey Beyazdı” (Milliyet) öykülerimle ve Naim Tirali’nin “Yenilik” dergisinde “Beşten Sonra” öykümle edebiyata yaklaştım. 1966’da “Yanık Saraylar” öykümle ilk ciddi eserimi verdim. Bu arada, Beyoğlu Olgunlaşma Kız Enstitüsü’nün milli mankeni olarak ABD’ye ve bütün Avrupa ülkelerine gittim. G.E.N. Beyoğlu Kitap Sarayı’nda Zeyyat Ebzziya Bey’in yanında kitap dalında çalıştım. Burada Sait Faik, Salâh Birsel, Behçet Necatigil, Altan Erbulak gibi sanatçılarla tanıştım. 1962’de “Sahibinin Sesi”, “Afrika Dansı” Adam Yayınları’nca arka arkaya yayımlandı. Ayrıca, 15 senedir Devlet Tiyatrosu’nca seçilen “İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar” oyunum repertuvara girmek için beklemektedir. Bir oğlum, bir kızım var. İstanbul’da oturmaktayım.

Cumhuriyet Gazetesi – 4 Ocak 1984

Yazar
Dinozor Belge
Edebiyat Dergileri arşivlerinden bulunup, sizlerle paylaşılan makaleler.

Bunları da beğenebilirsiniz

Bir Cevap Yazın